26 Mart 2016 Cumartesi

Kadınsız Erkekler | Haruki Murakami

Herkese merhaba~
Uzun zaman oldu yazmayalı, yani bir kitap yazısı. Aslında Bahar Karları'nı yazacaktım ancak hastayım ve Bahar Karları hakkında şuan yazabileceğimi hissetmiyorum. (Ya da Lamento.) Ama kendimi daha iyi hissettiğimde yazacağımı umuyorum.

Şimdi, "NEDEN YİNE HARUKI MURAKAMI SEN KANSER FAN MISIN KIZIM?" gibi ağır tepki vermeyeceğinizi biliyorum. Bu benim iç sesimin verdiği abartılmış bir tepki.
Ama cevaplayacağım.
Bayağı büyük bir D&R'a gittim. (Hayatımda girdiğim 2. büyük D&R olabilir.) Bir o tarafa bir bu tarafa koşturup durdum, bayağı fazla şeye baktım. Sonuç olarak kendimi birazcık kaybettim, ne alacağımı bilemedim falan. Bir kitap gördüm böyle, güzel bir kapağı vardı. Konusu da fena değildi ama,"Garanti olsun nasıl olsa Haruki Murakami'nin birkaç kitabını okumuştum. Bilmediğim bir yazarın kitabını almaktansa bunu alayım daha iyi." dedim ve Kadınsız Erkekleri aldım.

İnternetsiz olduğumdan ve kitap çok kısa olduğundan günde 1 tane okumaya karar verdim. Sonlara doğru biraz uymadım ancak. Yapacak bir şey yok.
Neyse, ince detaylara geçelim şimdi.

Yeterli ışığım ve güzel bir kameram yok maalesef.
Bununla idare edeceksiniz.
~~

Kitabın orjinal yani japonca ismi Onna no Inai Otokotachi.

Kitap japoncadan çevrilmiş.

Orjinali 2 yıl kadar önce (2014) yayınlanmış ancak malum bize ancak 2 yıl sonra geliyor.

Yine orjinal kapak çok daha güzel çünkü kediler..

217 sayfadan oluşuyor.

İçinde Drive My Car, Yesterday, Bağımsız Organ, Şehrazad, Kino, Aşık Samsa ve kitaba da adını veren(?) Kadınsız Erkekler olmak üzere 7 ayrı kısa hikaye var.

~~

Kitap Arkası Yazısı; 
Bir kadını yitirmek, tüm kadınları yitirmek demek… Bir gün sen de kadınsız erkeklerden olacaksın. O gün en ufak bir uyarı, küçücük bir ipucu vermeden; önsezi olarak hissettirmeden ya da içine doğmadan; kapını çalmadan, hiç beklemediğin bir anda seni bulacak. Bir köşeyi döndüğünde, aslında çoktan oraya varmış olduğunu anlayacaksın. Geriye dönmek mümkün olmayacak. O köşeyi bir kez dönünce, orası artık senin için mümkün olan tek dünya olacak. O dünyada sen kadınsız erkeklerden biri olarak anılacaksın. Hep bu soğuk çoğul eki ile... Bir kadının özlemini çeken, yasını tutan; bir kadın tarafından aldatılmış, terk edilmiş olmanın acısıyla yaşayan, aşkla kendinden vazgeçen erkeklerin öyküleri… Haruki Murakami'den aşka ve kadınlara yazılmış yedi ağıt…
~~~~~

Pekala bu kısa ve hızlı bilgileri ve kitap arkası yazısını verdikten sonra, (hep böyle mi yapmalıyım acaba?) uzun uzun anlatmaya geçebilirim. Şimdi itiraf edeyim, ben bu kitabın 7 ayrı kısa hikayeden oluştuğunu bilmiyordum. Hatta okumaya başlayıp, ilk kısa hikayeye başladıktan sonra, "Bu nasıl kitap boyunca devam edecek ki ?" gibisinden bir düşüncem vardı.
Sonra 7 ayrı kısa hikayeden oluştuğunu görünce şoka uğradım. İlk hayal kırıklığı buradaydı.

Devam ettikçe kitap kötüleşti mi iyileşti mi bilmiyorum. Ancak bir şekilde okuyup bitirdim ve içlerinden sadece birkaç tanesini sevebildim. İkinci ve son hayal kırıklığı ise buradaydı, kitap bitmişti ve ben okuduğumdan pek de tatmin olmamıştım.

Kitap ortak konu olarak da bana uymuyordu ancak.. Fakat sorun ben değilim diye düşünüyorum. 7 hikaye arasından sadece 2 tanesini beğenmiş olmam bir şey olduğu anlamına geliyordu. Ayrıca benim gibi düşünen birçok insan olmalı. Değil mi ? *sessizlik*

Hangi kısa hikayeleri sevdiğimi söyleyeyim ben en iyisi, Yesterday ve Şehrazad isimli kısa hikayeler cidden güzeldi. Kino ve Kadınsız Erkekler adlı kısa hikayeler de güzeldi. 7 hikayeden sadece bir tanesini okumadım. Yani tam olarak okumadım, sadece göz gezdirdim. Neden bilmiyorum ama ilgimi çekmedi.

Bahsettiğim orjinal kapak -sanırım- bu.
Kedi var ya kedi!
Bir de Şehrazad adlı kısa hikayenin devamını çok merak ettim, "Devamında ne oluyor ?" ya da "Bu karakter neden orada ?" gibi birçok soru oluştu kafamda. Asla cevaplanmayacak sorular..
Üzücü..

Bu arada kitaptan tatmin olmayan veya hayal kırıklığına uğrayan bir tek ben yokmuşum, kitap hakkında birkaç şey öğrenebilirim belki diye birkaç tane siteye baktım ve yorumları okudum.

Bazıları aldığına pişman olmuş, bazıları okumasam da olurdu demiş ve bazıları da alıp okuduğuna sevmiş. Ama genel bir hayal kırıklığı var.

Peki, tilkinin önerisi nedir ?
Ben alıp okumanızı önermiyorum. Yani ilk defa Haruki Murakami okuyacaksanız bu kitap yerine Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu ya da Noruwei no Mori(İmkansızın Şarkısı) 'yi okuyabilirsiniz. (Sahilde Kafka veya 1Q84 gibi birkaç kitabını daha okumadığım için onlar hakkında bir şey söyleyemeyeceğim.)
Kısaca ben en son alınıp okunabilecek bir Haruki Murakami kitabı olduğunu düşünüyorum, hatta okumasanız da olur. Kaybedeceğiniz -neredeyse- hiçbir şey yok. (Tamam belki 2-3 tane güzel hikaye sadece o kadar.)

Ehem ehem, bence yeterli bu kadar gevezelik değil mi ? Zaten son kısımları yazıya başladığım günden 3-4 gün sonra falan yazdığımdan bana göre bir kopukluk var gibi.
Bu arada soracaklar için iyileşmek üzereyim, kendimi daha iyi hissediyorum falan.

Neyse, fazla uzatmadan. Umarım bu aceleye gelmiş gibi gözüken kitap yazısı(?) hoşunuza gitmiştir.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, kendinize iyi bakın~!

(Bu arada bugün Shuu-san'un doğum günü!
Tekrardan doğum günün kutlu olsun Shuu-san!
*umarım bunu görürsün* ;-;)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder