25 Mayıs 2015 Pazartesi

Mim | Ben Küçükken

Herkese merhaba~
Yine korku ile başladığım bir mim. Nedenini bilmiyorum ama korku içerisindeyim.
Her neyse, Shuu-san'a teşekkür ediyor ve mime geçiyorum.


  • Ben küçükken hayvanlara şuan olduğumdan daha çok düşkündüm. Herkes bebeklerle oynarken ben peluş hayvanlarla oynardım. Bebek arabasında bebek değil oyuncak ceylanımı veya tavşanımı gezdirirdim.

  • Ben küçükken utangaçtım. Birileriyle tanışmak kaynaşmak hep benim için zordu. Ben ortama ısındıktan sonra az buz konuşanlardandım. (Hala da öyle?)

  • Ben küçükken hem araştırmacı hemde veteriner olmak istiyordum.

  • Ben küçükken tuz ve şekeri karıştırıp annemlere şaka yapıyordum.

  • Ben küçükken köpek taklidi yapmaktan büyük bir zevk alıyordum. Hatta çocukluk arkadaşımla sırayla köpek&sahip oluyorduk.

  • Ben küçükken bir oyuncak tavşanım vardı. Adı Bugs Bunny'ydi, herkes ''Pis olmuş at onu.'' demesine rağmen hiçbir zaman yanımdan ayırmıyordum.

  • Ben küçükken tatilde babaanneme gittiğimizde kapıdan içeri girmek bile istemiyordum. Çünkü babaannem severken çimdikliyordu ve canımı yakıyordu. Bu yüzden belli bir yaşa kadar pekte istekli gitmedim evlerine.

  • Ben küçükken uyumadan önce anneme masal okutturup öyle uyuyordum.

  • Ben küçükken arkadaşlarım eve oynamaya geldiklerinde, giderlerken arkalarından ağlıyordum. 

Sanırım bu kadar. Bazı şeyleri hatırlamama yardımcı olduğu için anneme teşekkür ediyorum.
Şimdi mimleme kısmı, öncelikle yapmak isteyen herkes yapabilir hatta yapmasını şiddetle tavsiye ediyorum. Ama ben Kaidatsu'yu mimliyorum efendim~!
İyi uğraşmalar~
Okuduğunuz için teşekkürler, kendinize iyi bakın.

23 Mayıs 2015 Cumartesi

All You Need Is Kill -Manga

Herkese merhaba~
Şu sıralar fazla fazla yazı yazasım geliyor. Sanırım yazın yavaş yavaş gelmesinden dolayı.. Gerçi ben yaz mevsimini de sevmem. (Neyse ki, burası serin sayılır.)
Her neyse, All You Need Is Kill'den bahsedelim. Daha önce uzuuun bir ''Neden tilki böyle bir manga okumuş ?'' konulu bir açıklama yazmıştım ama dediğim gibi. Fazla uzun ve gereksizdi.
Kısa bir açıklama yaparsam bu, ''Manga çok hoş, bu yüzden okudum.'' diyebilirim.

Mini Not: All You Need Is Kill aslında light novel'dan çevrilmiş bir manga.

All You Need Is Kill'e aslında biraz ön yargılı başladım. Çünkü askeri içerikli bir konusu vardı veeee bu tür şeyler pek hoşuma gitmez. Ama okudum.
Okumamın nedeni ilk olarak konunun gittikçe ilginçleşmesi ve güzel sayılabilecek çizimleri? Evet, sanırım bu doğru olur.

Neyse, konudan biraz bahsedelim.
Dünya Mimic adı verilen bir uzaylı türü tarafından ele geçirilmiştir. Mimic'lerin nereden geldikleri bilinmemektedir. Ama şu bir gerçektir ki bu uzaylıların gelme amaçları insanlarının soyunu kurutmaktır. Ana karakterimiz Kiriya Keiji, bu uzaylılarla savaşan Birleşmiş Savunma Kuvveti'ne katılmıştır. Katıldığı ilk çatışmada Mimic'ler tarafından öldürülür.. Ama tekrar çatışmadan önceki güne döner ? Bilinmeyen bir durum yüzünden Keiji, her öldüğünde çatışmadan önceki güne döner. Bakalım ana karakterimiz bu döngüden kurtulabilecek midir ?

~
Şimdi de karakterler! -ve ardından tilkinin saçmalama kısmı-


İlk ana karakterimiz Kiriya Keiji. (Takma adıyla, Killer Cage)
İlk başta sıradan askere gitmiş genç çocuk tipi ile, bana göre sıradanlığı aşmış bir sıradanlığı vardı. Ama manga ilerledikçe ağır bir kişilik değişimi gösterdi ve karizmatik diyebileceğimiz karakterlerden biri haline geldi.
Açıkçası ben Keiji'yi bayağı sevdim.
Ama şöyle bir şey var ki, light novel'ın resimlerini çizen kişinin çizdiği Keiji, bu kadar karizmatik gözükmüyor..
Belki de gözüküyordur ama ben yanlış resme bakıyorumdur.
Bilmiyorum..
Yine de, mangada daha hoş gözüktüğü bir gerçek.
Bu düşünce sadece Keiji için değil tabii ki..
Eheheh...
(Avatar'daki adını unuttuğum karaktere benziyor light novel'daki Keiji çizimi..)

İkinci ana karakterimiz, Rita Vrataski. (Takma adıyla, Full Metal Bitch)
Manganın başından sonuna kadar havalı olan bir karakter. Hatta mangadaki favori karakterim bile olabilir.
Rita'dan biraz bahsedecek olursam, acıklı bir geçmişe sahip bir asker kendisi. (Ayrıca Amerikalı.)
Ayrıca gerçekten güçlü bir karakter.
Rita'yı gördüğümde şu sürekli moe moe takılan anime kızlarının olduğu anime/mangalardan bir süre uzak durmaya karar verdim.
İnsanın biraz gerçekçiliğe ihtiyacı var yahu! (Her eve bir tane Rita lazım.. Pekala, komik değildi bu..)
Keiji'nin kısmında da bahsettiğim gibi Keiji light novel'da bulunan çizimlerde tek garip gözüken karakter değil.
Gerçi Rita'nın çizimi Keiji'ye göre daha iyi.. Yani sanırım..

Veee en en en önemli karakter, Mimic ırkı..
Saygı duyuyoruz kendilerine.



~

Yaşasın saçmalama kısmı~!
Neyse, konuyu fazla dağıtmadan saçmalayayım.
All You Need Is Kill bana göre gayet hoş bir manga. Sakız gibi uzatılmamış, kısa olsa da tadında bırakılmış ve hayatın acımasız olduğunu anlatan bir s-
Spoiler yok.
Ama şunu söylemeliyim ki, sonu etkileyiciydi. 

Unutmadan bir de All You Need Is Kill'in Edge of Tomorrow adında bir filmi var. Şuan izlememiş olsam da fırsat bulduğumda izlemeye çalışacağım. (Her ne kadar babam filmin saçma olduğunu söylediğinde filmden soğusam da..)
Bu açıklamayı yapma gereği duydum çünkü şöyle bir şey ile karşılaştım;

Hayattan soğuma sebebim olabilir bu tür insanlar..
Lütfen yapmayın.. Yalvarıyorum.

~

Yazıyı okuyan okumayan herkese teşekkürler.
Kendinize iyi bakın ve bir sonraki yazıda görüşmek üzere hoşçakalın~

19 Mayıs 2015 Salı

The Sand Man | Who is still up at this hour?

Herkese merhaba~
Yazının kendisine geçmeden önce neden tekrar yazdığımı açıklamam gerekecek sanırım, ilk oyun yazıları biraz spoiler içerikli ve pekte düzgün olmadığından gerek duyduğum bazı yazıları baştan yazmam gerekecek. (Başıma iş açacağım yani.) Bu sefer olabildiğince spoiler olmayacak. Yani umarım..
Her neyse, daha fazla uzatmayayım~

~

Sandman, Uri tarafından yapılmış Strange Man serisinin ikinci oyunu olan bir oyun.
Serinin ilk oyunu The Crooked Man'e göre çok çok daha az korku içerikli olduğundan rpg maker korku oyunlarını oynamak isteyen ama hafiften korkanlar için başlangıç olabilecek bir oyun.

Sandman benim ilk rpg maker oyunumdu. İlk kez oynadığımda o kadar korkmuştum ki sesi kapalı bir şekilde oynamıştım. Şuan hatırlıyorum da o kadar da korkulacak bir şey yokmuş.
Oynama açısından biraz zordu gerçi çünkü korku olmayınca bol bol puzzle ve yön tuşlarını kullanmaya yönelik birçok şey oluyor. Ama yine de eğlenceliydi ve hafifte olsa bir gerilim vardı.

Konuya dönelim.
Ana karakterimiz Sophie, insomnia hastalığına sahiptir ne kadar denerse denesin hiçbir şekilde uykuya dalamamaktadır. Bir gece bir gariplik fark eder, saatler durmuştur ve şehirdeki herkes derin bir uykuya dalmıştır. Yani, Sophie haricindeki herkes.. İnsanların uykularını kontrol eden Sandman herkesi sonsuz bir uykuya yatırmıştır ve onu durdurabilecek tek kişi Sophie'dir.


Oyunda bulunan sonlardan bahsedecek olursam 4 tanesi kötü, 1 tanesi iyi son olmak üzere 5 tane son var. (Bir tane de Sandman ile ilgili iyi son varmış. Görmediğim/Hatırlamadığım için tam bir şey söyleyemeyeceğim. Wiki'nin yalancısıyım.)
Benim ilk aldığım son kötü sonlardan biri olan Queen of the Night'dı, bana göre en hoş kötü sondu. Sophie.. Çok havalıydı.
İkinci defa oynadığımda da iyi sonu almıştım. Kötü sonları daha çok sevsem de, iyi sonda hoştu.

~

Her neyse, bu kadar gevezelik ettiğim yeter.
Sonlar, karakterler ve benzeri şeyleri öğrenmek için buraya, indirmek için ise buraya tıklayabilirsiniz.
Başka bir yazıda görüşmek üzere~

3 Mayıs 2015 Pazar

Fantasy Maiden's Odd Hideout | Sevimli Küçük Zararsız Vampircikler

Herkese merhaba~
Geçen hafta falan başladığım bir oyun olan Fantasy Maiden's Odd Hideout'u kısa bir süre önce bitirdim. Yani, sanırım bitirmiş sayılırım.
Oyunda ekstra olan çok fazla şey var.
Bir karakter ile oynadıktan sonra diğer karakterle oynayıp, aslında gerçekte neler olduğunu öğreniyorsunuz.
Gibi gibi.
Her neyse, oyuna geçelim.


Oyunda var diyebileceğimiz 3 karakter var. Ange, Bernd ve Cynthia.
Bu üçü çocukluk arkadaşları. 
Ve cidden üçünü de sevdim. Sevimliler çünkü! Gerçi oyunun sonlarına doğru Cynthia bi-










Konu hakkında ne söylemem gerektiğini bilmiyorum. Oyunu açıp oynamaya başladığınızda oyunun anlatıcısı olarak geçen ama oyunda da birkaç defa gözüken bir karakter olan D'yi görüyoruz. Bir hikaye anlatıyor.
Hikaye ise;
''Bir zamanlar...
Vampirlerin hala sadece 'masallarda' olmadığı bir çağda...
Bir efsanede geçen herhangi bir kasaba varmış...
Bu kasabanın kırsal kısmında bir gezgin belirmiş. Gizemli ifadesi ve görünüşü kasabalıları şaşırtmış ama gezgini sıcak bir şekilde karşılamışlar, ve bir geceliğine ona bir han ayarlamışlar.
Ama o gece, kasabalılar birinin feryatları ve çığlıklarıyla uyanmışlar. Bakmaya gittiklerinde, han'ın yöneticisi ölmüştü. Ve bir süre sonra, başka bir feryat duymuşlar. Bu seferki, han'ın yanındaki evdenmiş. Ve bundan sonra, kasabadaki insanlar birer birer öldürüşmüş...
...O gizemli görünüşlü gezgin tarafından.
O gezgin bir vampirmiş. Vampir, memnuniyetle teker teker kasabalıları öldürmüş, kasabadan birini seçip onu eşi yapmış, ve sonra ayrılmış.''
Açıkçası ben bu kısım fazla hızlı geçtiğinden okuyamamıştım ve bunu bilmeden oyunu oynamıştım. O yüzden berbat bir çeviri ile de olsa koyayım dedim. İngilizcesini wikisinde bulabilirsiniz.
D bu hikayeyi anlattıktan sonra yavaş yavaş Ange ve Bernd'in 1 hafta boyunca neler yaşadığını öğrenmeye başlıyoruz. (ilk başta sadece Ange'nin)

Oyun pazartesi gününün akşamı başlıyor, Ange ve Bernd'i ormanda kaybolmuş bir şekilde görüyoruz. Ange arkasında ekmek kırıntısı bırakmış ama hepsi yendiğinden dolayı geri dönemiyorlar. Neyse ki, daha önceden de birçok defa geldikleri bir kulübenin yakınındalar. İçeri girip sadece bir geceliğine kulübede kalmaya karar veriyorlar.

Kulübenin içi bu şekilde. Ne sevimli değil mi?!
Bernd girişteki odadaki koltukta uyuyacağını söylüyor, biz ise Ange'yi kontrol ederek içerideki odadaki yatakta uyuyoruz. Fakat sabah kalktığımızda pencereler ve kapı dışarıdan bir tahta ile kapatılmış. Hiçbir çıkış yok.
Önce periler beliriyor, sonra Cynthia.
İşler yavaş yavaş yolundan çıkıyor.
Cynthia bize Cumartesi gelmeden önce buradan çıkmamız gerektiğini söylüyor. Çıkmanın tek yolu da içerideki odada bulunan saatin içindeki gri kuşu ekmek kırıntısı ile besleyip zeminde bulunan resmi açmak. Daha sonrasında ise gri kuşun bize bir yol göstereceğini söylüyor.
Ekmek kırıntısını elde etmek için çeşitli görevleri yapmanız gerek.

Bunlar perilerin istediği şeyler veya içerideki odada bulunan bazı varlıkların istediği şeyler olabiliyor. Her gün için farklı sayıda görevler var. Her görevi tamamladığınızda bir tatlı elde ediyorsunuz ve onu karga ile takas ediyorsunuz. Tatlının değerine göre 1-3 tane ekmek kırıntısı veriyor.
Onu da saatin içindeki gri kuşa verip teker teker resimleri açıyorsunuz.

Ben görevleri yaparken bulduğum yönlendirme yazısına bakarak yaptım. Çünkü cidden akıla gelinecek şeyler değil. Ange'nin tarafı cidden karışık. Bakmak isteyenler için link burada.


Şunu söylemeliyim ki, Ange'nin tarafını oynarken gördüğünüz şeyler sizi gerçekten etkiliyor. Bayağı kötü şeyler var. Özellikle de varlıkların gerçek görünüşleri.. Ürkütücüydü.

Şimdi, geldik can alıcı kısma. Ange dışında Bernd ile de oynayabiliyoruz. Aslında oynamanız gerekiyor. Çünkü Ange'nin kısmının sonu gerçek sonlardan biri değil.
Bernd ile oynarken ise öğrendiğiniz ve gördüğünüz gerçekler sizi etkiliyor.
Bir de Bernd ile yapmanız gerekenler daha kolay olduğundan -ve spoiler yeme ihtimaliniz olduğundan- onun yönlendirme yazısına bakmamanızı öneriyorum. (Ama yine de link burada.)
Zaten birkaç yer hariç gayet basit bulmacamsı görevleri var. (Bknz: Mad Father'daki bebeklerden saklandığınız yer gibi olan bir kısım var ve bebeklerden daha sinir bozucu.)

Next Game diyerek Bernd ile oynuyorsunuz. *gereksiz bilgiler*
Mininot: Bernd'i oynarken bol bol yön tuşlarını ve boşluk tuşunu kullanmaya hazır olun~

Sonlara gelirsek, 3 tane var.
SundayEnd(Gerçek Son), Normal Son ve -olmazsa olmaz- Kötü Son.

Ben yanlışlıkla boşluk tuşuna basarak seçtiğim seçenek ile ilk olarak Gerçek Sona ulaştım. (Çok sevimli ve etkileyici bir son.)
Daha sonra kötü sonu alma ümidiyle normal sona ulaştım. Kötü Sonu almayı hiç istemiyorum. Çünkü olacakları tahmin etme-

Her neyse, Fantasy Maiden's Odd Hideout benim beklentilerimi fazlasıyla karşıladı ve fazlasıyla sevdim. Oyunu buradan yükleyebilirsiniz. Oynayacaklar için şimdiden iyi oyunlar.

Okuduğunuz için teşekkür ederim~
Başka bir yazıda görüşmek üzere~